LOTEBRA göz damlası 1 adet 5ML Farmakolojik Özellikleri

Abdi İbrahim Firması

Güncelleme : 3 Temmuz 2018

5.   FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

5.1. Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik Grup: Kortikosteroid ve Antienfektif ATC Kodu: S01CA

Kortikosteroidler, çeşitli ajanlara karşı oluşan infıamatuvar yanıtı inhibe etmekte ve olasılıkla iyileşmeyi geciktirmekte ya da yavaşlatmaktadır. Söz konusu ajanlar ödemi, fibrin birikimini, kapiller dilatasyonu, lökosit göçünü, kapiller proliferasyonu, fıbroblast proliferasyonunu, kolajen birikimini ve inflamasyonla ilişkili skar oluşumunu inhibe etmektedir. Etkilerini, fosfolipaz A’yi inhibe eden lipokortinler adlı proteinleri indükleyerek gösterdikleri düşünülmektedir. Bu proteinlerin, ortak prekürsör madde olan araşidonik asidin salmımım inhibe ederek, prostaglandinler ve lökotrienler gibi güçlü inflamasyon mediyatörlerinin biyosentezini kontrol ettikleri ileri sürülmektedir. Araşidonik asit, fosfolipaz A2 aracılığıyla membran fosfolipidlerinden salınmaktadır. Kortikostero idler göz içi basıncında artışa neden olabilmektedir.

Loteprednol etabonat yapısal olarak diğer kortikostero idlere benzemektedir. Yüksek düzeyde yağda çözünür olması hücrelere penetrasyonunu artırmaktadır. Loteprednol etabonat prednizolonla ilişkili bileşiklerin yapısal modifikasyonları aracılığıyla sentezlenmektedir ve in vivo ve in vitro preklinik metabolizma çalışmalarında yoğun bir biçimde inaktif karboksilik asit metabol itleri ne metabolize olmaktadır.

Antibiyotik bileşen olan tobramisin, duyarlı organizmalara karşı etki oluşturmak üzere kombinasyona dahil edilmiştir in vitro çalışmalar tobramisinin aşağıdaki mikroorganizmaların duyarlı kökenlerine karşı etkin olduğunu göstermiştir: penisiline dirençli suşlar da dahil, S.aureus ve S.epidermidis’in (koagülaz pozitif ve koagülaz negatif) yer aldığı Stafılokoklar; bazı A grubu beta hemolitik suşlar, hemolitik olmayan bazı suşlar ve bazı Streptococcus pneumoniae suşlan dahil olmak üzere Streptokoklar; Pseudomonas aeruginosa, Escherichia coli, Klebsielia pneumoniae, Enterobacter aerogenes, Proteus mirabilis, Morganella morganii, çoğu Proteus vuigaris suşlan, Haemophiius influenzae ve H.aegyptius, Moraxella lacunata, Acinetobacter calcoaceticus ve bazı Neisseria türleri.

5.2. Farmakokinetik özellikler

Emilim: Loteprednol etabonat hümör aköze penetre olmaktadır. Sonuçlar, her bir göze birer damla %0.5’lik loteprednol etabonat oftalmik süspansiyonun iki gün boyunca günde 8 kez ya da 42 gün süreyle günde 4 kez uygulanmasını takiben elde edilmiştir. Loteprednol ve primer metabolitinin plazma düzeylerinin ölçülebilir düzeyin (Ing/ml) altında kalmasından hareketle, %0.5 loteprednol etabonatın sistemik absorb siy onunun çok az olduğu düşünülmektedir.

Oküler uygulanan tobramisinin sistemik emilimine ait herhangi bir veri bulunmamaktadır; ancak, oküler uygulanan ilaçlarla bir miktar sistemik emilimin olabileceği bilinmektedir.

Dağılım: Normal gönüllülerde, loteprednol etabonat ile başlıca inaktif metaboliti A’kortienik asit etabonatın (PJ-91) plazma düzeylerinin, tüm örnekleme zamanlarında ölçüm limitinin (1 ng/ml) altında olduğu gösterilmiştir.

Bivotransformasvon: Loteprednol etabonatın başlıca inaktif metaboliti A’kortienik asit etabonat (PJ-91)

Eliminasvon: LOTEBRA’nın sistemik emilimi sınırlı olduğundan, topikal kullanım için eliminasyon verisi bildirilmemiştir.

5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

Loteprednol ve tobramisinin karsinojenik potansiyelinin değerlendirilebileceği uzun süreli deney hayvanı çalışması bulunmamaktadır.

Üreme toksİsitesi çalışmalarında embriyotoksik ve teratojenik etkiler tavşanlarda maksimum günlük klinik dozun 35 katı oral dozlarda (gecikmiş kemikleşme, meningosel insidansında artış, anormal sol karotis arter ve ekstremlte fleksürü), sıçanlarda ise (fötal vücut ağırlığı ve iskelet kemikleşmesinde gerileme, innominate arter eksikliği, yank damak ve umbilikal hemi) maksimum günlük klinik dozun 60 katı oral dozlarda gözlemlenmiştir.

Tavşanlardaki akut ve çoklu dozlu oküler çalışmalarda hafif oküler irritasyon gözlenmiştir.

Preklinik etkiler klinik kullanımla çok fazla ilişkili olmayan ve insanlardaki maksimum maruziyeti yeterince aştığı kabul edilen maruziyet durumlarında gözlemlenmiştir.