NOKTURN 30 mg 28 film tablet Uyarılar

Sanovel Firması

Güncelleme : 3 Temmuz 2018

Nokturn uyarılar, Nokturn zararları, Nokturn önlemler, Nokturn riskler, Nokturn yan etkisi, Nokturn alerji, Nokturn alkol, Nokturn hamileler, Nokturn emzirme, Nokturn araç kullanımı, Nokturn fazla alınırsa bilgilerini içerir.

Uyarılar

Antidepresan ilaçların çocuklar ve 24 yaşma kadar olan gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını artırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavininbaşlangıcı ve ilk aylarında, ilaç dozunun artınlma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanıngösterebileceği huzursuzluk, aşın hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya daintihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse tedavi edicilerce yakinen izlenmesigereklidir.

NOKTÜRN’ûn çocuklar ve 18 yaş altındaki adolesanlarda kullanımı endike değildir._

Çocuklar ve adolesanlar (18 vas altı):

Çocuklar ve adolesanlarda büyüme, olgunlaşma, bilişsel ve davranışsal gelişimle ilgili uzun süreli güvenlilik verileri yoktur.

Yetişkinlerde klinik kötüleşme ve intihar riski:

Özellikle MDB’si olan genç yetişkinler, Paroksetin tedavisi süresince intihar davranışı açısından artan risk altındadırlar. Psikiyatrik bozukluğu olan yetişkinlerde yapılan plasebo kontrollüçalışmaların analizleri, paroksetin ile tedavi edilen genç yetişkinlerde (18-24 yaşlanndakileritanımlar) plaseboya kıyasla, daha yüksek intihar davranışı sıklığı göstermektedir (17/776[%2.19]’a karşı 5/542 [%0.92]), ancak bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı değildir. Dahabüyük yaş gruplarında (25-64 yaş arası ve yaş > 65) böyle bir artış görülmemiştir. MDB’liyetişkinlerde (her yaş) paroksetin ile tedavi edilen hastalarda, plaseboya kıyasla intihar davranışısıklığında istatistiksel olarak anlamlı artış vardır (11/3455 [%0.32]’ye karşı 1/1978 [%0.05];tümü intihar girişimi vakasıdır). Bununla birlikte, bu girişimlerin büyük çoğunluğu 18—30 yaşarası daha genç yetişkinlerde gerçekleşmiştir (ll’in 8’i). Bu MDB verileri, diğer tüm psikiyatrikbozukluğa karşılık daha genç yaştaki yetişkin popülasyonda gözlenen sıklık artışının 24 yaşmötesine uzayabileceğini göstermektedir.

Depresyondaki hastalarda antidepresan tedavi alıp almadığından bağımsız olarak depresif semptomlarının kötüleşmesi ve/veya intihar düşüncesi ve davranışları (intihar eğilimi) ortayaçıkabilir. Bu risk anlamlıbir iyileşme oluncaya kadar devam eder. Genel klinik pratik, tümantidepresan tedavilerinde iyileşmenin erken dönemlerinde intihar riskinin artabileceğinigöstermiştir. Paroksetinin kullanıldığı diğer psikiyatrik durumlar da intihar davranış riskindeartış ile ilişkilidir ve bu durumlar MDB ile birlikte de bulunabilir. Bununla birlikte hikayesindeintihar davranışı veya düşüncesi olan hastalar, genç erişkinler, tedavi başlamadan önce belirliderecede intihar düşüncesi taşıyan hastalar intihar düşüncesi ve intihar teşebbüsü bakımındandaha fazla risk taşırlar. Bütün hastalar tedavi süresince, özellikle de tedavi sürecininbaşlangıcında veya doz değişim artış ya da azalma zamanlarında klinik kötüleşme (yenisemptomların gelişimi dahil) ve intihar yönünden gözlenmelidir.

Hastalar (ve hasta ile ilgilenen bakıcılar), durumlarında herhangi bir kötüleşme olup olmadığı (yeni semptomların gelişmesi dahil) ve/veya intihar fikri/davramşı veya kendine zarar vermedüşüncesi ortaya çıkıp çıkmadığı konusunda izlenmeleri gerektiği ve bu semptomlar varsahemen tıbbi yardım aramaları konusunda uyarılmalıdır. Ajitasyon, akatizi veya mani gibisemptomların altta yatan hastalık veya ilaç tedavisiyle ilişkili olabileceği göz önündebulundurulmalıdır (bkz. Akatizi, Mani ve Bipolar Hastalık, İstenmeyen etkiler).

Klinik olarak kötüleşen (yeni semptomların gelişmesi dahil) ve/veya intihar düşüncesi/davranışı ortaya çıkan hastalarda ve özellikle bu semptomlar şiddetliyse, aniden başlamışsa veya hastanınmevcut semptomlarınınbir parçası değilse, ilacı kesme olasılığı da dahil tedavi rejiminindeğiştirilmesi düşünülmelidir.

Akatizi:

Nadiren, paroksetin veya diğer SSRI’lann kullanımı, akatizi gelişimi ile ilişkilidir; bu, içten gelen bir huzursuzluk duygusu ve sübjektif huzursuzluğa eşlik eden yerinde oturamama veyaayakta hareketsiz duramama gibi psikomotor ajitasyon ile karakterizedir. Tedavinin ilk birkaçhaftasındadaha fazla görülmektedir. Bu semptomların geliştiği hastalarda doz arttırılması zararlıolabilir.

Serotonin Sendromu/Nöroleptik Malign Sendrom:

Ender durumlarda serotonin sendromu gelişimi veya nöroleptik malign sendrom benzeri olaylar paroksetin tedavisiyle ilişkili olarak, özellikle diğer serotoneıjik ve/veya nöroleptik ilaçlarlakombinasyon şeklinde kullanıldığında görülebilir. Bu sendromlar potansiyel olarak yaşamı tehditedici durumlara yol açabileceğinden, eğer bu gibi durumlar (hipertermi, rijidite, myoklonüs, vitalbulguların olası hızlı dalgalanmalarıyla birlikte seyreden otonomik dengesizlik, konfüzyon,irritabilite, deliryum ve komaya ilerleyen aşın ajitasyonu içeren mental durum değişiklikleri gibisemptom kümeleriyle karakterize) oluşursa paroksetin ile tedavi kesilmeli, destekleyicisemptomatik tedavi başlanmalıdır. Serotoneıjik sendrom riskinden ötürü paroksetin serotoninöncü maddeleri (L-triptofan, oksitriptan gibi) ile kombinasyon şeklinde kullanılmamalıdır (bkz.Diğer tıbbi ürünler ile etkileşimler ve diğer etkileşim şekilleri).

Diyabet

Diyabet hastalarında SSRI tedavisi glisemik kontrolü değiştirebilir. İnsülin ve/veya oral hipoglisemik ilaçlann dozlarının ayarlanması gerekebilir.

Mani ve Binolar Bozukluk:

Majör depresif epizot bipolar bozukluğun ilk şekli olabilir. Genel olarak (kontrollü çalışmalarda saptanmamışsa da) bu epizotların yalnız başına antidepresan ile tedavisinin bipolar bozuklukriski altındaki hastalarda karma/manik epizotun ortaya çıkma olasılığım artırabildiğidüşünülmektedir. Antidepresan ile tedaviye başlamadan önce hastalar bipolar bozukluk riskialtında olup olmadıktan bakımından uygun şekilde taranmalıdır. Bu taramalar aile öyküsündeintihar, bipolar bozukluk ve depresyon dahil hastanın aynntılı psikiyatrik öyküsünü içermelidir.Paroksetinin bipolar depresyon tedavisinde kullanımı onaylanmamıştır. Tüm antidepresanlardaolduğu gibi, paroksetin mani hikayesi olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır.

Tamoksifen:

Bazı çalışmalar tamoksifenin etkinliğinin, meme kanseri nüksü/mortalite açısından değerlendirildiğinde, paroksetin ile birlikte reçetelendirildiğinde paroksetinin irreversiblCYP2D6 inhibisyonunun bir sonucu olarak azalabileceğim göstermiştir (bkz Etkileşimler). Burisk uzun süreli birlikte uygulamalarda artabilir. Tamoksifen meme kanseri tedavisinde veyaönlenmesinde kullanıldığında, reçetelendiren hekimler CYP2D6 inhibisyonu düşük olan veyaolmayan alternatif antidepresanlar ile birlikte kullanımı değerlendirmelidir.

Kemik kırığı:

SSRI’lann da dahil olduğu bazı antidepresanlara maruz kalmaya bağlı olarak kemik kırığı riski ile ilgili yapılan epidemiyolojik çalışmalarda, ilaç kullanımı ile kırıklar arasında bir bağlantıolduğu rapor edilmiştir. Kırık riski tedavi sırasında ortaya çıkmaktadır, tedavinin ilkaşamalarında en yüksek orandadır. Paroksetin ile tedavi edilen hastaların takibi sırasında, kırıkriski göz önünde bulundurulmalıdır.

Monoaminoksidaz İnhibitörleri:

Paroksetin ile tedaviye MAO inhibitörleriyle tedavinin kesilmesinden en az 2 hafta sonra dikkatle başlanmalıdır ve paroksetin dozu optimal yanıta ulaşıncaya kadar aşamalı olarakartırılmalıdır (bkz. Diğer Tıbbi Ürünler ile Etkileşimler ve Diğer Etkileşim Şekilleri).

Böbrek/karaciğer yetmezliği:

Epilepsi:

Diğer antidepresanlarda olduğu gibi, epilepsi hastalarında paroksetin kullanılırken dikkatli olunmalıdır.

Nöbetler:

Paroksetin ile tedavi edilen hastalarda nöbetlerin meydana gelme sıklığı % 0.1’den azdır. Nöbet gelişen hastalarda Paroksetin kullanımı kesilmelidir.

Glokom:

Diğer SSRI’larda olduğu gibi, paroksetin midriyazise neden olabilir ve dar açılı glokom hastalarında dikkatli kullanılmalıdır.

Elektrokonvülsif tedavi (EKT):

Paroksetin’in EKT ile birlikte uygulanması hakkmda klinik deneyim kısıtlıdır.

Hiponatremi: ...,

Hiponatremi, başlıca yaşlılarda olmak üzere nadiren rapor edilmiştir. Paroksetmın kesilmesinden

sonra ise genelde geriye dönmüştür.

Paroksetin tedavisini takiben deri ve mukoz membran kanamaları (gastrointestinal kanamalar dahil) bildirilmiştir. Bu nedenle kanamaya eğilimi olduğu bilinen veya predispozan faktörleriolan hastalarda Paroksetin, oral antikoagulanlar, trombosit fonksiyonunu etkilediği bilmen ilaçlarveya ( klozapin, fenotiyazinler, pekçok trisiklik antidepresanlan, asetil salisilikasit, NSAII 1er,COX-2inhibitörleri) kanamariskini artıran ilaçlarla birlikte kullanılırken dikkatli olunmalıdır.

Kardivak bozukluklar:

Kardiyak hastalıklan olan hastaların tedavisinde dikkatli olunmalıdır.

Uzun QT sendromu/Torsades de Pointes’e neden olabilen ilaçlar ile birlikte kullanıldığında uzun QT sendromu veya Torsades de Pointes oluşma riskim arttırabilir. Bu nedenle bu tür ilaçlarlabirlikte kullanılmamalıdır.

yetişkinlerde paroksetin tedavisinin kesilmesi ile görülen semptomlar:

Yetişkinlerdeki klinik çalışmalarda; paroksetin ile tedavi edilen hastaların %30’unda ve plasebo ile tedavi edilen hastaların %20’sinde tedavinin kesilmesi ile birlikte advers etkiler meydanagelmiştir. Kesilme semptomlarının oluşumu, bağımlılık yapan ilaçlar veya suistimal edilenmaddelerde olduğu gibi değildir. Kesilme semptomlarının riski tedavi süresi ve doz azaltmaoram gibi çeşitli faktörlere bağlı olabilir.

Sersemlik hali, duyusal rahatsızlıklar (parestezi, palpitasyonlar, emosyonel dengesizlik, irritabilite ve görme bozuklukları ve elektrik şoku duygusu ve kulak çınlaması dahil), uykubozuklukları (yoğun rüyalar dahil), ajitasyon veya anksiyete, bulantı, titreme, konfüzyon,terleme, baş ağrısı ve diyare bildirilmiştir. Bunlar genellikle hafif veya orta şiddettedir, ancakbazı hastalarda şiddetli olabilir. Semptomlar genellikle tedavinin kesilmesini takiben ilk birkaçgünde görülür; çok nadiren yanlışlıkla bir dozu kaçıran hastalarda da böyle semptomlarbildirilmiştir. Genellikle kendiliğinden ve iki hafta içinde düzelirse de bazı kişilerde daha uzunsürebilir (2-3 ay veya d«ha uzun). Bu nedenle paroksetin tedavisi kesilirken doz, yavaş yavaş,hastanın gereksinmesine göre birkaç hafta veya aylık sürelerde azaltılmalıdır (bkz. Pozolojı veUygulama Şekli; NOKTÜRN tedavisinin kesilmesi).

Gnr.ııklar ve adolesanlarda paroksetin tedavisinin kesilmesi ile görülen semptomlar:

Çocuklar ve adolesanlardaki klinik çalışmalarda; paroksetin ile tedavi edilen hastaların %32’sinde ve plasebo ile tedavi edilen hastaların % 24’ünde tedavinin kesilmesi ile adversetkiler meydana gelmiştir. Paroksetin kesilmesi ile birlikte hastaların en az %2’sinde bildirilen veplasebo ile bildirilenin en az iki katı oranda gelişen olaylar şunlardır: Emosyonel dengesizlik(intihar fikri, intihara teşebbüs, duygu durum değişiklikleri ve ağlamaklı olma halı dahil),sinirlilik, baş dönmesi, bulantı ve karın ağrısı (bkz. İstenmeyen Etkiler).

Sodyum: Bu tıbbi ürün her dozunda 23 mg’dan daha az sodyum ihtiva eder. Dozu nedeni ile herhangi bir uyan gerekmemektedir.

Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler

Klinik deneyimler Paroksetin ile tedavinin bilişsel ve psikomotor fonksiyon bozukluğu ile ilişkili olmadığım göstermiştir. Ancak, tüm psikoaktif ilaçlarda olduğu gibi, hastalar araç ve diğermakineleri kullanma yeterlilikleri konusunda uyarılmalıdır. Paroksetinin alkolün sebep olduğuzihinsel ve motor becerilerde bozulmayı artırmamasına rağmen, paroksetin ve alkolün birliktealınması önerilmemektedir.