LANICZOL 5mg/100 ml IV infüzyon için konsantre çözelti içeren 1 flakon Zararları

Platin Kimya Firması

Güncelleme : 3 Temmuz 2018

Laniczol zararları, Laniczol önlemler, Laniczol riskler, Laniczol uyarılar, Laniczol yan etkisi, Laniczol istenmeyen etkiler, Laniczol cinsel, Laniczol etkileri, Laniczol tedavi dozu, Laniczol aç mı tok mu, Laniczol hamilelik, Laniczol emzirme, Laniczol alkol, Laniczol kullanımı bilgilerini içerir.

İstenmeyen etkiler

LANİCZOL’ün birinci, ikinci ve üçüncü infiizyonu ardından doz sonrası belirtilerin görüldüğü genel hasta yüzdesi sırasıyla % 44.7, % 16.7 ve % 10.2’dir. Birinci infüzyonu takiben bireyselbelirtiler ve sıklıkları şu şekildedir: ateş (% 17.1), kas ağrısı (% 7.8), grip benzeri belirtiler (%6.7), eklem ağrısı (% 4.8), baş ağrısı (% 5.1). Bu belirtilerin sıklığı, LANİCZOL uygulandıktansonraki 3 gün içinde ortaya çıkmıştır. Bu belirtilerin çoğu hafıf-orta derecede etkilidir ve olaybaşladıktan sonraki 3 gün içinde ortadan kaybolmuştur. Doz sonrası semptomlar yaşayanhastaların yüzdesi, daha az sayıdaki bir çalışma grubunda daha düşük bulunmuştur (ilk, ikinci veüçüncü infiizyondan sonra sırasıyla % 19.5, % 10.4, % 10.7).

LANİCZOL uygulandıktan sonraki 3 gün içinde ortaya çıkan doz sonrası belirtilerin insidansı LANİCZOL uygulandıktan kısa süre sonra parasetamol veya ibuprofen uygulanarak azaltılabilir(bkz.Bölüm 4.2).

HORIZON - Pivotal Kırık Çalışması [PFT] (bkz. bölüm 5.1), LANİCZOL ve plasebo alan hastalarda atriyal fıbrilasyonun genel sıklığı sırasıyla % 2.5 (3.862 hastadan 96’sı) ve % 1.9(3.852 hastadan 75’i) idi. Atriyal fıbrilasyon ciddi yan etkisinin oranı, LANİCZOL alanhastalarda (% 1.3, 3.862 hastadan 51 ’i) plasebo alan hastalara (% 0.6, 3.852 hastadan 22’si)kıyasla artmıştır. Artan atriyal fıbrilasyon insidansının ardındaki mekanizma bilinmemektedir.Osteoporoz çalışmalarında (PFT, HORIZON - Yineleyen Kırık Çalışması [RFT]) toplu atriyalfibrilasyon insidansları LANİCZOL ile plasebo arasında karşılaştırılabilir düzeyde olmuştur(sırasıyla %2.6 ve %2.1). Atriyal fibrilasyon ciddi advers olayları için toplu insidans,LANİCZOL için %1.3, plasebo için %0.8 olmuştur.

LANİCZOL ile ilişkili olduğundan şüphe duyulan advers reaksiyonlar; çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100, <1/10); yaygın olmayan (> 1/1000, <1/100); seyrek (> 1/1000, < 1/10,000); çokseyrek (< 1/10000); bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahmin edilemiyor) olarak Tablol’de gösterilmiştir.

Her sıklık grubu içinde advers reaksiyonlar azalan ciddiyet sırasıyla dizilmiştir.

Tablo 1*

Kulak ve iç kulak hastalıkları

Yaygın olmayan

Vertigo

Damar hastalıkları

Yaygın olmayan Bilinmiyor **

Hipertansiyon, flushing Hipotansiyon (risk faktörü taşıyanbazı hastalarda)

Kalp hastalıkları

Yaygın

Atriyal fıbrilasyon

Yaygın olmayan

Çarpıntı

Solunum, toraks ve mediasten bozuklukları

Yaygın olmayan

Öksürük, Dispne

Gastrointestinal hastalıkları

Yaygın

Bulantı, kusma, ishal

Yaygın olmayan

Dispepsi, üst karın ağrısı, karın ağrısı, ağız kuruluğu, özofajit, kabızlık, dişağrısı, gastroözofajiyal reflü hastalığı,gastrit#

Deri ve deri altı doku hastalıkları

Yaygın olmayan

Döküntü, hiperhidrozis, kaşıntı, eritem

Kas-iskelet bozukluklar, bağ doku ve kemikhastalıkları

Yaygın

Yaygın olmayan

Kas ağrısı, eklem ağrısı, kemik ağrısı, bel ağrısı, ekstremite ağrısıBoyun ağrısı, kas-iskelet tutulması,eklem şişmesi, omuz ağrısı, kasspazmları, kas güçsüzlüğü, eklemkatılığı kas-iskelet ağrısı, kas veiskelete bağlı göğüs ağrısı, artrit

Bilinmiyor**

Çene osteonekrozu

Böbrek ve idrar bozuklukları

Yaygın olmayan Bilinmiyor **

Kan kreatinin artışı, pollaküri, proteinüri

Renal bozukluk (Özellikle daha önceden böbrek rahatsızlığı olan veyaeş zamanlı nefrotoksik ilaç kullanan,eş zamanlı diüretik tedavisi alan yadaLANİCZOL uygulamasından sonradehidratasyon oluşumu dahil ilave riskfaktörleri taşıyan, diyaliz gerektirenböbrek yetmezliği dahil nadir böbrekbozukluğu vakaları kaydedilmiştir.)

Genel bozuklukları ve uygulama yeri ile ilgilisorunlar

Çok Yaygın Yaygın

Ateş

Grip benzeri belirtiler, titreme, yorgunluk, asteni, ağrı, keyifsizlik,infüzyon bölgesinde reaksiyon.

Yaygın olmayan

Periferik ödem, susuzluk, akut faz reaksiyon, kardiyak kökenli olmayangöğüs ağrısı

Bilinmiyor**

Kusma, ateş ve diare gibi doz sonrası belirtilerle ikincil dehidratasyon

Laboratuvar bulguları

Yaygın

C-reaktif protein artması

Yaygın olmayan

Kanda kalsiyum azalması

# Glukokortikoidlerle birlikte kullanan hastalarda gözlendi.

** Pazarlama sonrası raporlara dayanmaktadır. Bu raporlar belirsiz büyüklükteki bir popülasyondan alınmış olduğundan ve karıştırıcı faktörlere tabi olduğundan, bunların sıklığınıngüvenilir bir şekilde hesaplanması ya da tıbbi ürüne maruziyetle nedensel bir ilişkinin kurulmasımümkün değildir.

*Yalnızca Paget hastalığında yaygın. Hipokalsemi için ayrıca aşağıdaki metne bakınız. Sınıf etkileri (İlacın ait olduğu gruba bağlı etkiler):

Böbrek bozukluğu:

Zoledronik asit de dahil intravenöz bifosfonatlar böbrek fonksiyonundaki azalma (yani serum kreatinin artışı) olarak belirti veren böbrek bozukluğu ve seyrek olgularda akut böbrekyetmezliği ile ilişkili bulunmuştur. Özellikle daha önceden böbrek sorunları olan veya ilave riskfaktörleri taşıyan (örn. ileri yaş, kemoterapi alan onkoloji hastaları, birlikte kullanılan nefrotoksikilaçlar, eş zamanlı diüretik tedavi, şiddetli dehidratasyon) çoğunluğu her 3-4 haftada bir 4 mgzoledronik asit dozu alan hastalarda zoledronik asit uygulamasını takiben böbrek fonksiyonundabozukluk gözlenmiştir. Ancak tek doz uygulamasından sonra da bu durum gözlenmiştir.

Geniş kapsamlı bir klinik çalışmada, kreatinin klerensindeki değişiklik (doz uygulamasından önce yıllık olarak ölçülen) ve böbrek yetmezliği ile bozukluğunun insidansı 3 yıl süreylezoledronik asit ve plasebo tedavi grupları için birbirine yakın bulunmuştur. Zoledronik asit iletedavi edilenlerin % 1.8 ve plasebo ile tedavi edilenlerin % 0.8’inde, uygulamadan sonraki 10gün içinde serum kreatinin düzeyinde geçici bir artış gözlenmiştir.

Hipokalsemi:

Geniş kapsamlı bir klinik çalışmada, hastaların yaklaşık % 0.2’sinde LANİCZOL uygulamasını takiben serum kalsiyum düzeylerinde azalma (1.87 mmol/L’dan daha az) görülmüştür.Semptomatik hipokalsemi olgusu hiç gözlenmemiştir.

Paget hastalığı çalışmalarında, yaklaşık hastaların % Tinde semptomatik hipokalsemi gözlenmiş ve tümü iyileşmiştir.

Laboratuvar değerlendirmelerine göre Paget hastalığına ait klinik çalışmalarda zoledronik asit ile tedavi edilen hastaların % 21’inde kıyasla geniş kapsamlı bir klinik çalışmada ise zoledronik asitile tedavi edilen hastaların % 2.3’ünde normal referans aralığın (2.10 mmol/L’dan daha az)altında geçici asemptomatik kalsiyum düzeyleri gelişmiştir.

Hem post-menopozal osteoporoz, hem yeni bir kalça kırığını takip eden klinik kırıkların önlenmesi çalışmasında, hem de Paget hastalığına ait klinik çalışmalarda tüm hastalar yetermiktarda vitamin D ve kalsiyum takviyesi almıştır (bkz. Bölüm 4.2).Yeni bir kalça kırığını takipeden klinik kırıkların önlenmesi çalışmasında, Vitamin D seviyesi düzenli olarak ölçülmediancak zoledronik asit uygulaması öncesi hastaların çoğu Vitamin D almıştı.

Lokal reaksiyonlar:

Zoledronik asit uygulamasını takiben infüzyon yerinde kızarıklık, şişlik ve/veya ağrı gibi lokal reaksiyonlar olduğu bildirilmiştir (% 0.7).

Çene osteonekrozu:

Yaygın olmamakla birlikte zoledronik asit dahil bifosfonatlar ile tedavi edilen çoğunlukla da kanser hastalarında osteonekroz olguları (başlıca çenede) bildirilmiştir. Bu hastaların çoğuosteomiyelit dahil lokal enfeksiyon bulgularına sahipti ve bildirilen raporların bir çoğu dişçekimi veya diğer dental cerrahi işlem uygulanan kanser hastalarına aitti. Çene osteonekrozu;kanser tanısı, birlikte uygulanan tedaviler (örn. kemoterapi, radyoterapi, kortikosteroidler) veeşlik eden durumlar (örn. anemi, pıhtılaşma bozuklukları, enfeksiyon, önceden var olan dişhastalığı) gibi iyi dokümante edilmiş çoğul risk faktörlerine sahiptir. Nedensellik ilişkisisaptanamamış olmasına karşın, iyileşme süreci uzun sürebileceğinden dental cerrahidensakınılması akıllıca bir davranış olacaktır (bkz. Bölüm 4.4). Geniş kapsamlı bir klinik çalışmada,7736 hastadan LANİCZOL ile tedavi edilen bir hastada ve plasebo verilen bir hastada çeneosteonekrozu bildirilmiştir. Her iki olgu da iyileşmiştir.